Hikayemiz

Her şişenin bir anısı, her şarabın bir hikayesi vardır…

Melen Şarapçılık, şarapla ilişkisi M.Ö. 3000’lerde Traklarla başlayıp, Samoslu kolonilerle devam eden Trakya’da, bu köklü geleneği devam ettiren en eski üreticilerden biri.

1350’lerde Ganos Dağı’nın eteklerinde yer alan Melen’e (Güzelköy) yerleşen ailenin şarap serüveni, 1920’lerin başında dede Ahmet Çetintaş’la başlar. Şaraphanenin kurulduğu Hoşköy, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Rum ve Türk nüfusun beraber yaşadığı bir bölgeydi. Rum arkadaşlarının parlak bakan gözlerinden dolayı kendisine taktığı isimle “Matyoz Ahmet”, bu toprakların geleneğini mesleği edinerek şaraphanenin temellerini atar.

1950’lerde Matyoz Ahmet’in oğlu Hüseyin Çetintaş, İstanbul’daki üniversite eğitimini tamamlayıp üretimin başına geçer. Meraklı ve araştırmayı seven kişiliği ile üretimin kalitesine ciddi katkılarda bulunur.

Bu çok renkli kokular ve tatlarla zengin hayatın içine doğan çocuklar da şarapçılıktan uzak kalamazlar. Hüseyin Bey’in oğlu Cem Çetintaş, üniversite eğitiminden sonra babasından bayrağı devralır. Şişelemeye geçerek ‘Melen’ markasıyla yeni bir dönem başlatır.

Melen Logosunun Hikayesi

Melen Şarapçılık’ın logosunun esin kaynağı, antik çağlardan beri bölgede üretilen amforaların üzerinde yer alan mühürdür.

Ganos dağlarının madensel yönden zengin sularından elde edilen çamur, Hoşköy’ün deniz kenarındaki küçük atölyelerinde amfora yapımında kullanılıyordu. Burada üretilen Ganos Şarabı, bu amforalarda muhafaza ediliyor ve Mısır’dan Rusya’ya kadar çok geniş bir coğrafyaya naklediliyordu.

Bizans ve Osmanlı dönemlerinde bölgeden şarap ihracatı yapıldığı yazılı kaynaklarda da belirtilmesine rağmen, bu durumun en somut kanıtı Prof. Dr. Nergis Günsenin tarafından Gaziköy’deki kazılarda bulunan Ganos amforalarıdır. Aynı amforalar daha sonra Marmara Denizi’nde ve İstanbul’da metro inşaatı sırasında bulunan Yeni Kapı Batığı 11’de karşımıza çıkıyor.